29 Kasım 2012 Perşembe

İstanbul'dan Başka İstanbullara Yol Almak


İstanbul'dan başka İstanbullara yola çıkmak...
Bir sabah uyandığımda Allah'ın mazlumlara ve muhtaçlara dokunmak, onlara ulaşılmasına vesile olmak gibi bir nimetle bizleri ödüllendirmesinin ne büyük bir nimet olduğunu düşündüm. Bu gerçekten tarifi mümkün olmayan bir heyecandı, elleriniz yetimlerin saçlarına dokunuyor, gözleriniz yüzlerindeki tebessümde kayboluyor. Her duada payınız, her tebessümde küçük emekleriniz oluyor...
Şüphesiz yüreğimiz her defasında ilk kez gibi yeni heyecanlarla yol alıyorduk ülkemizden binlerce kilometre uzaklara. Kah uçaklarda, kah arabalarda ve kah yürüyerek kardeşlerimizin tebessümlerine ortak olmaya, onların ta en içlerinden gelen dualarına ortak olmaya doğru yol alıyorduk.
İstanbul'dan başka İstanbullara yol alıyorduk...
Sadakataşı Derneğimiz ile bu yıl Yemen'deki kardeşlere konuk olmak yazılmıştı bize. Sevgili dava ve yol arkadaşlarım Ammar Acarlıoğlu ve , Ömer Cengiz Ayberk ile birlikte...
25 Ekim 2012 Perşembe günü İstanbul'dan Mısır'ın Kahire şehrine, oradan da Yemen'in San'a şehrine doğru yol alacaktık. Aslında her biri bizim İstanbullarımız diyebileceğimiz kadar bizim şehirlerimizdi. Saat 18:30 da İstanbul'dan havalanan uçağımız ilk olarak Kahire'ye indi ve orada yaklaşık 3 saatlik bir bekleyişin arından ikinci durağımız olan San'a ya doğru yeniden harekete geçtik.  Yine yaklaşık olarak 4 saatlik bir yolculuktan sonra, heyecanla beklediğimiz diyara Yemen'e, San'a ya varıyoruz. Saat sabah 03:30 sularında indiğimiz Yemen'de bizi Cemal ağabey karşılıyor, sanki uzun zamandır görüşmediği eski bir dostunu kucaklarcasına sarılıyor, sarıyor ve tekrar sarılıyor bize tek tek... Eline bir kağıda aldığı çıktıda ismimi ve Sadakataşı ibaresini görüyorum. Ancak sanki elinde o kağıt olmasa da sanki zaten tanıyacakmışım gibi bir hisse kapılıyorum. 

Yemen'de Bayram Namazı...
Kısa bir istirahatın ardından devrim sürecinin baş aktörlerinden Sıffıyn meydanında bayram namazımızı kılmak üzere yola çıkıyoruz. Daha bir kaç gün önce Yemen'de olan dava ve yol arkadaşım Adem Özköse ile telefon görüşmelerimiz ve mesajlaşmalarımızdan sonra iyice heyecanlandığım bu meydanı çok önemsiyorum. Birlikte şehrin en işlek caddelerinde ilerleyerek meşhur Sıffıyn meydanına varıyoruz. Caddede yüz binlerce Müslüman ana caddeyi kapatmış yüzlerce saf oluşturmuş ve hep birlikte bayram namazı için hazırdılar. Omuzlarımız, yüreklerimiz, dualarımız ve heyecanlarımızı birleştirerek hep birlikte namaza durduk... Allahu Ekber...

Bayram namazı sonrasında, devrimci Müslüman gençlerle birlikte uzun ve samimi bayramlaşmalarımız ve bu bayramlaşmalara eşlik eden Yemen devrim marşları bütün şehirde kurulmuş olan kolonlardan halka dinletiliyordu.  Devrim marşları eşliğinde Yemenli Müslümanlarla bayramlaştık, samimi bir hatıra fotoğrafının da ardından hiç zaman kaybetmeden dağıtımlarımız başlamak üzere yollara düştük. 


Hajjah Yollarında Dağların Ardında Bizim Şehrimiz...
Öncelikle San'a da Cuma namazımızı kılıp, Yemenli kardeşlerle halleşip selamlaşıp dualaşıp yollara çıkıyoruz. Yollara ama tamamı çöl ve dağ yollarından oluşan yaklaşık 350-400 KM.'lik bir yol bu...
Başkent San'a'dan, Yemen'in kuzeyine Suudi Arabistan sınırına doğru yol alıyoruz. Yollarda defalarca kontrol noktalarında durduruluyoruz, genel olarak Türkiyeli olduğumuzu öğrenen güvenlik güçlerinin yüzlerinde bir tebessüm beliriyor, bir çoğunda bize zorluk çıkarmadan geçmemizi söylüyorlar. Her biriyle tek tek selamlaşıyoruz. Program boyunca yaklaşık olarak 40 civarında kontrol noktasında durdurulduktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Heybetli ve devasa yükseklikteki dağlara yavaş yavaş tırmanan aracımızla yer yer yüzlerce metreyi bulan uçurumların kenarından dualarla ve Ammar Acarlıoğlu'nun ezgileri eşliğinde ilerliyoruz...

İlk durağımız Hajjah Bölgesinde Abs köyünde kurbanlıklarımızın kesimlerini tamamladıktan sonra, paketleme işlemlerinin ardından dağıtımlarda bulunmak üzere yola çıkıyoruz. Öncelikle kesimlerin ve paketlemenin yapıldığı Abs köyünde dağıtımlarımızı tamamlıyoruz. Buradan yaklaşık 50 km sonra ise bir başka yerleşim biriminde duruyoruz. Yerleşim birimi derken öyle evler haneler konuklar değil, bez parçalarından, brandalardan ve kumaşlardan oluşan derme çatma yerler. Ağaç parçalarından dikilmiş ve üzerleri yine büyük yapraklarla örtülmüş evlerini bayram nedeniyle temizlemiş, yerleri süpürmüş ve yoklukların içinde bayram heyecanını evlerine yansıtmaya çalışıyordu anneler, babalar...

Çocuklarımız, Bizim Çocuklarımız...

Ev ev tek tek gezerek selam veriyoruz, kurban etlerini kendilerine mahcubiyet ve saygıyla takdim ediyoruz. 

Çocuklar heyecanla bize koşuyorlar, bağırıyor, çağırıyor ve gülüyorlar.
Kendilerine Sadakataşı derneği balonlarını verdiğimizde sevinçle çığlıklar atıyor, koşuyor, oynuyorlar...
Balonlarını alan çocuklar, sevinçle arkadaşlarına haber veriyor, hemen ardından başka çocuklar sarıyordu etrafımızı. Çocuklarımızın yüzlerindeki tebessüm dünyalara bedel bir tebessümdü.
Ellerine, saçlarına, yüreklerine dokunmak tarif edilemez bir heyecan yaratıyor içimizde.
Çocuklarımız, gülmek en çok ta onlara yakışıyor, gülmeyi en çokta onlar istiyor...

























Abs taki dağıtımlarımızın ardından bir başka durağımıza, bir başka şehrimize doğru yola çıkıyoruz. Ahim. Yine Hajjah bölgesinde daha kuzeye ilerleyerek Ahim köyüne varıyoruz. Dağlardan, tepelerden, yamaçlardan geçip ulaşıyoruz. Burada büyük bir köyde dağıtım yapmak üzere hazırlıklarımızı tamamlıyoruz. Bu kez ev ev değil de köyün meydanında toplu dağıtım yapıyoruz. Burada da çocuklarımıza balonlar, büyüklerimize kurban paketleri dağıtıyoruz. Bu köyde çok farklı bir atmosfere tanıklık ediyoruz.

Ekip arkadaşlarımızdan Ammar Acarlıoğlu'nun dikkatini yaşlı bir teyzemiz çekiyor. Ammar teyzemize selam veriyor. Halini keyfini sorduktan sonra, teyzemiz ile bir sohbete başlıyor Ammar... Yaklaşık 70 - 80 yaşlarında bir teyzemiz. Ammar selam verir vermez teyzemiz anlatmaya başlıyor. "Yaşadığı sıkıntıların ve yoklukların tümüyle farkında olduklarını, bu çektiklerinin kendilerine Allah'tan geldiği bildiklerini" söylüyor. "Ama diyor, Allahın adaletinin bir gün tecelli edeceğini de biliyoruz, sizleri bizlere Allah'ın gönderdiğini de biliyoruz" diyor. Allah'ın adaleti sizlerin eliyle tezahür edecek inşaallah" diyor...

Ahim köyü bizde derin izler bırakıyor, kardeşlerimizi, büyüklerimizi ve çocuklarımızı burada bırakıp ayrılıyoruz, belki bir daha hiç görmeyeceğimiz kardeşlerimizi binlerce kilometre uzakta bırakıp ayrılıyoruz.
Şimdiki durağımız ise Suudi Arabistan sınırına 4 - 5 km uzaklıktaki Harad köyü. Yemenin en kuzeyinde uzaklarda bir yerlerde. Burada Somali mülteci kamplarına uğruyoruz. Çocuklar, çocuklarımız ciddi anlamda sefalet ve yokluk içinde. Biri takılıyor gözüme, karnı iyice şişmiş, belli ki ciddi bir hastalığı var ve belli ki modern dünyanın bu pek umurunda değil. Somali kampında da dağıtımlarımızı gerçekleştiriyoruz. Kamptaki Müslümanlara kurban etlerini, Türkiyeli kardeşlerinin selam dua ve muhabbetlerini iletiyoruz.

Somali kampında da çaresizlik, açlık, yokluk ve hüzünlerle gözlemlediğimiz anlara tanıklık ediyoruz. Acımızı yüreğimize saklayıp başka kardeşlerimizi de burada bırakıp dönüp gidiyoruz. Onlar sahipsiz değil elbette, Allah kullarının ve mazlumların sahibidir. Allah ile mazlumun duası ve niyazı arasında bir perde yoktur. Burada programımız süresince dokunduğumuz bütün kardeşlerimiz, büyüklerimiz selam ve dualarla uğurluyorlar bizi. Yemen'de yüzlerce mazluma dokunduk, her biri yürek dolusu uzun uzun dualar ettiler bize. Aslında bu dua ve selamları bağışçılarımıza ve gönüllülerimize iletilmek üzere emanet aldık. Bu selamlar ve dualar size...

Somali'ye Günlerce Süren Yürüyüş
Program süresince kuzeye doğru ilerlediğimizde gözümüze gruplar halinde yürüyen siyahi Müslümanlar çarpıyor, mihmandarımız Cemal abiye soruyoruz. Bunlar nereye gidiyor diye?

Somaliye diyor bize. Somaliye kadar yürüyerek gidiyorlarmış. Sayıları oldukça çok, dikkat kesiliyorum sonraki gruplara, üzerlerinde derme çatma  kıyafetler, ve iple bağlayarak omuzlarına astıkları içme sularından başka bir şey yok yanlarında. yolda denk gelip te arabalarına alan olursa bir süre araçla gidiyor ve sonra yeniden yürümeye devam ediyorlar. Sonra yeniden yürüyorlar, yürüyorlar ve yine yürüyorlar. Günlerce yol yürüyorlar Somaliye ulaşmak için. Çaresizlik ve yokluk bir insanoğluna neleri reva görüyor. Bu kadar yol yürünür mü diyoruz? Bu nasıl bir çaresizlik diye soruyoruz. Susuyoruz... 

Sabahın ilk ışıklarıyla kurban dağıtımı için hareket ettiğimizde yol kenarında bir mekanda kahvaltı için oturuyoruz. Caddede yürüyen Somalili olduğunu sonradan öğrendiğimiz ve o uzun yolculuğa devam eden gençleri soframıza davet ediyoruz. Birlikte kahvaltı ediyor, onlara su ve yolluk erzak ikram ediyoruz. Çok seviniyor, dualar ediyorlar. Onlarla hasbihalimizi bitirip yolumuza devam ediyoruz, biz kardeşlerimize, onlar kaderlerine doğru yürüyoruz...
Yemen, Devrimin Aydınlığı, Yokluğun Girdabında Kaybolan...

Yemen'de üç bölgede yaklaşık 500-600 kadar aileye ulaşarak Türkiye'den bizlere emanet edilmiş olan Kurbanları sahiplerine, Yemen'li kardeşlerimize teslim ediyoruz. Evlerine konuk oluyor hallerini, hatırlarını soruyoruz. Selam dua ve muhabbetlerini üzerimize alıp, Türkiye'li kardeşlerine iletiyoruz...

Yemen'den, uzak çok uzaklarda bizden bir şeylerin olduğu, açlık, yokluk ve  sefalete rağmen bizlere yürekten edilen dualar kalıyor. Yemen'i çok özleyeceğim. Bir de balonlarımızla sevinçten bağırıp çağıran çocuklarımızı, bizim çocuklarımızı...

Süleyman KURT
Ekim 2012
Yemen








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder